Doğuda bir ölüden;Cihan İşbaşı
Allahım ben güzel yaşadım. Sabahları çay karıştıran çıngıraklara, “vay vay kim gelmiş” seslerine uyandım. Tam da bu yüzden işte güzel ölmek istiyorum, güzel güzel ölmek. Başka bir yere gidiyormuş gibi böğürerek değil, ya da bir dost kalabalığında hep beraber olmasın.
Göz kapaklarım gülen bir ağız gibi tebessümle kapansın.
Ben güzel ölmek istiyorum, uzun bir paltoya sarılayım en kötü, ayaklarım yamru yumru görünmesin mesela; vicdanımda oturduğun evden çok uzaklaşmadım ben o ayaklarla. Ağzım yarı açık kalmasın çünkü başladığım her sözü bitirdim. Tam kapat mesela gözlerimi, çocuğumla uyurken “onu yine de görüyor gibi” kapattığım gibi.
Kilimlere sarmasınlar, ya da piknik sergilerine, katırlara yüklemesinler beni. Yani gelirken sana geldiğim ülkeden, zaten yaşarken de öldürüldüğümü anlamasınlar. Çocukluğumu kaçak sınırlarda geçirdiğim, 7’sinde sigaraya, 11’in de kürekle kafaya vurmaya başladığım, –senin narin meleklerin- bu duruma uyanmasınlar.
Allahım “dur” desinler önce bir, senin rızan için bir “dur”. Dururum yahu! Kaçamam ki uçaktan, mermiden. Dururum bir de türkü tuttururum dur diyenin anlamayacağı bir dilden. Sonra çok bekletmeden ense köküme saydırsınlar. Yanyana dizilmeyeyim yanyana yürüdüklerimle.
Allahım “bir deste et” muamelesinden beni azad et.
Kız kaçırayım ya da yıldız, ya da bir küfür ağzımdan yarattığın iki ayaklılara. Ama noolur sigara kaçırırken öldürmesinler.
Ben güzel ölmek istiyorum; yaşarken sahipsizliğim anlaşılmasın. Top arabası, tören, zılgıt, *gıbze, ağıt değil istediğim. Ben (vallahi sadece) hiç değilse sigara kağıdına sarılır bir tütün itibarıyla yana yana, döne döne öleyim.
Bu ülkede mümkünse, bi kolaylık dilerim, saygılarımla sana kurban olayım.
*Çerkes Ağıtlarının genel adı.